Kişisel Bilgi Yönetimi ve AI (Yapay Zeka - YZ) İlişkisi

Kişisel Bilgi Yönetimi ve AI (Yapay Zeka - YZ) İlişkisi

Epey bekledim burada AI'dan bahsetmek için. Bekledim, çünkü amacımıza uygunluğunu muhakeme etmeye zaman bulamadan yaygınlaştı ve ne olduğunu anlamadan hayatlarımıza giriverdi. Ama artık bu konuyu kişisel bilgi yönetimi bağlamında başlamazsak eksik kalmış olacağız: Buradaki temel motivasyonlarımızdan biri üretkenlik olduğuna göre, bilgiye dayalı herhangi bir üretim yaparken kullanmadan edemediğimiz yapay zekayı radar ekranımıza almak gerekiyor.

Yapay zeka (YZ) - ya da yaygın bilinen adıyla AI- açısından, bilgi ile uğraşan, onunla bir şeyler üretmeye çalışanlar olarak ilginç bir durumla karşı karşıyayız. Artık bilgisayarınız ve hatta telefonunuz sizin adınıza makaleler yazabildiği, şarkı sözü üretebildiği, o şarkıyı söyleyebildiği, kod yazabildiği ve sizin yazdıklarınızdan hataları ayıklayabildiğine göre şu soruyu sormak zorunda kalıyoruz: Entelektüel birikim nedir? Arama yaparak, alıntılayarak ya da YZ'ya sorarak bulduğumuz (ve abonelikler kanalıyla satın aldığımız) ticari bir meta mı, sahip olduğumuz ya da geliştirdiğimiz bir yetkinlik mi?

Yoksa araştırarak, emek harcayarak, bilgiyi analiz ederek ve üzerine bizzat düşünerek imal ettiğimiz bir olgu mu?

Bu soruların daha zorlu boyutu şu: YZ çağında entelektüel birikime sahip olmak hala anlamlı mı?

Birkaç yıldır "Kişisel Bilgi Yönetimi" (PKM - Personal Knowledge Management) kavramı üzerine çalışıyorum. Bu çaba önceleri düzenli ve üretken olma yolunda bir hobi olarak başladı. Ancak içinde yaşadığımız 'enformasyon bolluğu' çağında başlangıç motivasyonumu sorgularken buldum kendimi: Eğer ihtiyacım olan tüm bilgiye saniyeler içinde ulaşabiliyorsam, elimdeki kişisel bilgiyi arşivlemeye ve yönetmeye çalışmak hâlâ anlamlı mıydı?

Bu sorgulama enformasyon, veri, bilgi, bunlar arasındaki ilişki, benim bunlarla kurduğum bağ ve son zamanlarda yapay zekanın bu bağlamdaki rolü üzerine temel kavramları yeniden yorumlamaya çalıştığım yeni bir döneme yol açtı.

Ve şu soru ortaya çıktı: Entelektüel birikim nedir? Bizim "ürettiğimiz" bir olgu mudur?

Bilgiyle çalışmaya, onu kullanmaya ve bir yandan da yorumlamaya devam ettikçe, insan zihni ile yapay zekanın rollerinin farkıyla ilgili görüşlerim de değişiyor. Bugün geldiğimiz nokta için şöyle düşünüyorum: İnsan düşünerek ve araştırarak ürettiği bilgi ile altyapıyı hazırlıyor, yapay zeka ise bu altyapıyı kullanarak ölçeği büyütüyor, derinleştiriyor ve simüle ederek çoğaltıyor.

Bültenimizin bu sayısında, entelektüel birikim kavramını bir obje (sahip olduğumuz bir şey) olarak değil, bir eylem (yani üreterek hayata geçirdiğimiz bir değer) olarak ele almaya çalışacağım.

Bilgi ve yorumun toplamı olduğunu düşündüğüm zekâyı ve onunla elde ettiklerimizi bir üretim saymanın doğru olacağını, yapay zekanın, insan aklının ikamesi değil, onun entelektüel kapasitesi ve emeğinin yükselticisi (amplifikatörü) olarak hizmet ettiğini öne süreceğim.


İnsan Üretimi Olarak Zeka

Zekadan sıkça sanki göz rengi veya boy uzunluğu gibi genetik, kişisel bir özellikmiş gibi bahsederiz. Bu bir yanılgı olabilir, zira gerçek entelektüel birikim çoğunlukla bir emeğin ürünü; ortaya koyduğumuz mental çabanın, fiziki varlığı olmayan bir sonucu.

Fiziksel varlığı yok diyorum, ama hiç bir boyutu fiziksel değil diyemeyiz. İnsan bilgi birikimi nöroplastisite adı verilen biyolojik olgu ile hayata geçiyor.

Nöroplastisite, beynin yapısal ve işlevsel olarak değişebilme yeteneği olarak tarif ediliyor. Bu kavram, yeni deneyimler, öğrenme süreçleri, çevresel değişiklikler sonucunda beynin kendini yeniden organize edebilme kapasitesini ifade ediyor. Bir insan derinlemesine analiz, akıl yürütme veya yaratıcı sentez ile meşgul olduğunda, yalnızca aklındaki bir veritabanına erişmekle kalmaz; bir anlamda zihninde biyolojik bir fabrika çalıştırır.

Nöroplastisite teorisine göre zekâ üretimi sürecini iki aşamada ele alabiliriz: Düşünmek ve Anlamak.

Düşünmenin Fiziği

Entelektüel birikim üretmek, beynin fiziksel olarak yeniden yapılandırılması sürecine girmek gibi bir şey. Karmaşık bir kavramı —örneğin jeopolitik stratejinin açıklamasını veya tekrar eden bir algoritmanın mantığını— anlamak için çabaladığınızda, aklınız belirli bir biyolojik dizilim tetikliyor:

  • Kıvılcım (Ateşleme): Daha önce hiç iletişim kurmamış nöronları sinyal alışverişine zorlanıyor.
  • İletim (Miyelinleşme): Siz bu çabayı tekrarladıkça, beyniniz bu yeni devreleri, sinyal hızını 100 kata kadar artıran miyelin adı verilen yağlı bir maddeyle sarar.
  • Sonuç: Bu süreç tekrarlandıkça kelimenin tam anlamıyla fiziksel olarak daha hızlı, daha verimli bir beyin inşa edersiniz. Dolayısıyla ne kadar çok düşünürseniz, beyniniz o kadar yetkinleşir. Egzersiz yaptığınız kasın gelişmesi gibi, beyniniz de onu kullandıkça gelişir.

Bunu canlandırmak için iyi bir benzetme, bu aşamayı düşünmenin 'ter atması' olarak görmek olabilir. Elektriksel direnç nedeniyle ısınan bir bilgisayar gibi insan beyni de 'ısınır' çünkü fikirsel bir altyapı inşa etmek için glikoz yakmaktadır. Yani biz aslında kendi zihnimizin mimarlarıyız.

Yapısalcılık (Constructivism): Anlam İnşası

Biyolojinin ötesinde ve ikinci bir adım olarak insanlar, Yapısalcılık yoluyla da entelektüel değer (bu kez anlam) üretir. İnşa edilen bilgiyi yorumlayarak, o bilginin yeni bir versiyonunu yaratırız. Yani sadece çevremizdeki dünyanın kaydını tutmakla kalmayız; ona katkıda bulunarak, onu olduğundan daha ileriye taşıyıp inşa ederek aktif bir rol üstleniriz.

Bilgi, ona anlam eklendiğinde daha değerli hale gelir. Bir cisim kazanmaya, kendi başına var olmaya başlar. Konumuzun iyice soyutlaştığı bu noktada üzerine konuştuğumuz kavramları doğru tarif etmekte fayda var:

  • Veri vs. Anlam: Yaşadığımız dünya bize veri sağlar (okuduklarımız, bildiklerimiz, duyduklarımız vb). İnsan zihni ise bunlardan anlam ve yorum üretir (güzellik, adalet, doğru/yanlış, iyi/kötü, ironi).
  • Akışkan Zeka (Fluid Intelligence): Bu boyut, insanın yeni ve çoğu zaman kaotik (sistem dışı) bir durumla yüzleşme ve ona bir düzen getirme kapasitesidir. Şiir ve kod yazmayı birbirine benzetme, tarih ve finans kavramları arasındaki benzerlikleri bulma gibi ayrı fikirleri birbirine bağlayarak daha önce hiç var olmamış bir sentez yaratma yeteneğidir.

Dolayısıyla Entelektüel Değer, bu çok boyutlu mücadelenin çıktısıdır. Bilginin, yorumlanmak amacıyla insan zihninde kaostan düzene geçişinin adıdır.

Anlam böyle oluşur; veriye dayanır, onu genişletir.


Makinenin (Yapay Zeka'nın) Rolü: Büyük Simülasyon

Eğer insanlar entelektüel birikimin fabrikalarıysa, o zaman Yapay Zeka nedir?

Bu bağlamda YZ arşiv ve yükselticidir (amplifikatör). Zekayı depolar, ölçeklendirir, gerektiğinde kullanıma sunar. Yapay Zekanın rolünü anlamak için kendimize bir kaç soru soralım:

Yapay Zeka Sadece Bir Papağan mı?

Büyük Dil Modelleri (LLM'ler) dahil olmak üzere YZ, biyolojik veya felsefi anlamda entelektüel birikim "üretmez". Herhangi bir niyeti, bilinci veya yukarıda bahsettiğim anlamda bir akışkan zekası yoktur (zaman zaman hiç beğenmediğiniz yanıtların nedeni aslında bu durumdur). Bu anlamda YZ acaba sadece bilgiyi tekrar mı eder diye sormak doğru olur.

Tam olarak değil; evet kendi başına düşünce üretemez ancak başka, hayati yetkinlikleri vardır:

  • Simülasyon: YZ, insan zekasının eserlerini hiç bir insanın yapamayacağı kadar hız ve ölçekte simüle eder. İnsanların halihazırda üretmiş olduğu milyarlarca kelimeyi analiz eder ve bir dizideki en olası sonraki adımı tahmin eder.
  • Kristalize Zeka: YZ aynı zamanda insanlığın kristalize bilgisinin —olguların, söz diziminin ve mantık kalıplarının— zamanda donmuş, her an erişilebilir ve anlamlı hale getirilmiş toplamını temsil eder.
Yapay Zeka sayesinde herkes, bir başkasının, hatta sembolik olarak dünyadaki herkesin entelektüel kapasitesinden yararlanabilir.

Ölçeklendirmek ne demek?

Yapay zekanın değeri düşünebilmesi değil (çünkü aslında düşünmez), düşünmenin sonuçlarını ölçekleyebilmesidir:

  • Çarpan Etkisi: Bir insan kendi özgün düşüncesiyle bir düşünce, fikir ya da içgörü üretebilir. Ya da derinleşmek istediği bir konuda detaylı sorular sorarak bu soruların yanıtları üzerine öngörülerde bulunabilir. YZ bu içgörüyü anında 10.000 farklı senaryoya uygulayabilir, bunu hayata geçirecek kodu yazabilir ve dokümantasyonu 50 dile çevirebilir. Soruları ise sahip olduğu dil modelinin kaynaklarını kullanarak ve bir de bunun üzerine ona tanımlanmış parametrelerle mantık yürüterek yanıtlayabilir.
  • Eser/Yapıt: YZ, zekanın "eserlerini" (metin, kod, veri, görseller ve hatta videolar) işlemek için nihai bir araçtır; böylece insanlar entelektüel birikimin üretimine (içgörü, strateji, yeniliklere) odaklanabilir. Yani insan fikri üretir, YZ ise bu fikirden yola çıkarak tutarlı metinler oluşturur, örnekler verir ya da o fikri genişletecek şekilde yeniden ifade eder.

YZ'nin yaptığı açısından kelimenin tam anlamıyla bir 'entelektüel üretim' yoktur. Sadece ona verilen zekayı kullanarak raporlar, analizler, derlemeler, açıklamalar, görseller vb. gibi daha sofistike çıktılar elde etmenin hızlı ve verimli yollarını bulur ve bunu aklımızın alması çok zor bir hız ve ölçekle yapar.

Ve bu bizim için çok, ama çok yararlı bir şeydir. O kadar yararlıdır ki, genellikle yapay zekanın yardımıyla elde ettiğimiz bilgiyi, kendi bilgimizden ayırmakta zorlanırız.

Yapay Zeka Çağında Değer Üretmek

Simülasyonun ucuz ve bol olduğu dünyada, "üretim" en değerli varlık haline gelir. Benim görüşüme göre, geçerli ve değerli kalabilmek için insanların makinelerin kopyalayamayacağı süreçlere ağırlık vermesi gerekir: Gerçek entelektüel üretim.

Yola bilgi olarak çıkan, teoriye, düşünceye, fikre dönüşen olguların aklımızda gelişen yolculuğu (kişisel bilgi yönetimi araçlarıyla işte tam bu süreci yönetmeye çalışıyoruz).

'Akışkan' Olana Odaklanmak

Söylemeye gerek bile yok: Hafıza veya ezbere dayalı işlerde YZ ile inatlaşmayın. Çıkardığı iş çoğu zaman mükemmel olmasa da, onu kullanmanın anlamlı olacağı kaliteye çoktan geldi ve onsuz bir iş yapmak zor. Yapmamız gereken onun varlığını dikkate alan ama ona tamamen dayanmayan iş akışları benimsemek:

  • Emeğinizi anlamlı yere harcayın: Bir kodlama dilini ezberlemek yerine, o kodlamanın dayalı olduğu sistemin mimarisine (akışkan tarafına) odaklanın. Tarihsel olayları ezberlemek yerine, onların nedenselliğine odaklanın.
  • Değer Önermesi: Bilgi ile çalışan biri olarak değeriniz artık "bir şeyleri bilmek" değil; sizin değeriniz bir şeyleri çözmek/kavramaktır. Buna "anlamak" da diyebiliriz.

'Derinlemesine Çalışma (Deep Work)'ün önemi

Entelektüel birikim zihinsel olarak zorlanma ve odaklanma yoluyla üretildiğinden, konsantre olma yeteneği önemli bir avantaj haline gelmeye başladı. Bu açıdan şunları dikkate almakta fayda var:

  • Sığlık Tuzağı: E-postaları yanıtlamak ve toplantılara katılmak iş gibi hissettirir, ancak nadiren entelektüel değer üretir. Bu işler sadece günlük rutininizin bir parçasıdır. Elbette toplantıya katılmayın diyemem (iş orada dönüyor) ama bu süreçlerin katma değersiz olma ihtimalini gözden kaçırmayın. Uzatmayın, takılıp kalmayın. (Sosyal medya kaydırmayın demiyorum; bu konuda takdir sizin.)
  • Derin Üretim: Gerçek değer, beyninizi sınırlarına kadar zorladığınız, kesintisiz, zaman zaman ıstıraplı odaklanma zamanlarında yaratılır. Teknik adıyla miyelinleşmeyi tetiklediğiniz yer burası.

Bir konuya derin bir merak ve kararlı bir sonuç odağıyla yaklaştığınız, çevrenizde olan bitenin farkında olmadığınız nadir anlar en kıymetli zamanlarınız. Bu zaman dilimleri bir yapay zekanın tahmin bile edemeyeceği şeyler ürettiğiniz anlardır.

YZ'yi bir zıplama tahtası olarak kullanmak

Üretiminizi hızlandırmak için YZ'nin simülasyon yeteneğini kullanabilirsiniz:

  • Sıfırdan başlamayın: YZ'den size "haritayı" —özeti, yapıyı, taslağı— sağlamasını isteyin.
  • Arazide yürüyün: Sonra, deatyları netleştirmek, nüansları yönetmek, gerçeği doğrulamak ve istatistiksel modelin gözden kaçırdığı o yaratıcı kıvılcımı eklemek için kendi zekanızı kullanın.

Entelektüel birikim (intellect) artık durağan bir kavram değil; dinamik bir fiildir. Eylemdir. İnsanların aktif olarak beslemesi gereken biyolojik bir ateştir.

Bizler üreticileriz; kaostan anlam yaratmak için terleyen, çabalayan, kendini ve aklını yeniden şekillendiren bilinçli varlıklarız. Yapay Zeka ise ölçektir; öğrendiğimiz her dersi hatırlayan ve bize geri yansıtan inanılmaz kütüphane. Bilinci yok ama bilgisi çok.

Geleceğin, zihinlerini bir depolama alanı olarak değil, bir yaratım motoru olarak görenlere ait olduğuna inanıyorum.


Yılın son günlerine gelen bu bültenle yeni yılınızı kutluyor ve 2026'da bilgi ve hayatlarımıza kattığı değer konusunda konuşmaya kaldığımız yerden devam edeceğimizi söylemek istiyorum.

Hatırlatma: Kişisel Bilgi Yönetimi konu başlığı altına giren her konu (yazılım, yaklaşım, çözmek istediğiniz sorunlar, kurmak istediğiniz sistemler) ile ilgili olarak birebir görüşme yapmak isteyenlere dönük seanslarım devam ediyor. Lütfen eğer ihtiyacınızın çok kapsamlı olduğuna emin değilseniz hemen uzun (ve ücretli seans) talep etmeyin. Gördüğüm vakaların ve yanıtladığım soruların çoğu kısa ve ücretsiz seanslarla çözülebiliyor. Ayrıca bu kısa seansları (vaktim yettiği kadarıyla) istediğiniz kadar sayıda tekrarlayabilirsiniz.

Selam ve sevgilerimle.
Yalçın Arsan — Aralık 2025

--- Yalçın Arsan'ın şahsi web sitesi, tüm hakları saklıdır © 2002 - 2024 --- Kurumsal web sitesi Arsan Danışmanlık