Sakin kafayla IŞİD (ISIS) olayı…

Nereye baksanız IŞİD konusu: Onunla kim savaşıyor, kim/nasıl savaşacak, tehdidin büyüklüğü, uluslararası toplantılar, önlem alınmazsa yarın neler olabileceği, kim katıldı kim katılmadı tartışmaları.

Ve tabi elbette arada dolgu malzemesi olarak da acaba bu kez hangi masum insanları katlettiler, kadınları nasıl sattılar, kimin başını kestiler haberleri.


İlk kafa kesme videosunu izleyip izlememekle ilgili uzun süre düşündüm ve merak ettim: Acaba kontrolden çıkmış uluslararası kriz gibi görünen bu durumun aslında bilinçli yönetilen bir gündemi var mı?
Sakin kafayla bakalım, ne oluyor orada?

  1. (Türkiye de dahil olmak üzere) dünyanın her tarafından radikal İslam görüşüne sahip insanlar biraraya toplanıyor. Amaçlarının Ortadoğu topraklarında (bazı yorumlara göre Kuzey Afrika ve Türkiye’yi de kapsayan) bir ülke kurmak olduğu söyleniyor.
  2. Uluslararası medya sürekli izlemesi ve okuması zor, kabullenmesi imkansız vahşet dolu haber ve görüntüler yayıyor.
  3. Yapılan çok sayıda uluslararası zirvede bir çok ülkeden oluşan küresel bir “vurucu güç” oluşturuluyor. Bu ekip (tercihan hava saldırılarıyla) tesbit edebildikleri IŞİD hedeflerini vuruyor.
  4. Bu arada olay kendi topraklarında olduğu için Irak ve Suriye’deki yerel güçler de ağırlıklı olarak Batı’dan aldıkları destekle bu şeytani düşmanla savaşıyor.

Tamam. Olan bu. Peki bunların sonucu ne oluyor:

  1. Normal şartlar altında bir yerde toplanması zor olan Radikal İslam ordusu yavaş yavaş bir araya geliyor ve ağırlıklı olarak hava saldırılarında (ve çoğu da saldıranın hiç bir risk altında olmadığı insansız hava araçları kullanılarak) toplu halde öldürülüyor. Keklik ovada avlanır misali…
  2. Ortadaki savaş ve tehdit (aman abi, sonra bizim de kellemizi keserler!) hali nedeniyle silah, ilaç, petrol, lojistik gibi sektörler fazla mesai yaparak büyüyor. Global krizden çıkmaya çalışan ama durgunluk sorununu aşamayan batı ekonomisi hareketleniyor. (Savaş hali iş bittiğinde de inşaat, otomotiv ve enerji gibi sektörler devreye girecek.)
  3. Uluslararası zirvelerde tüm dünyaya tehdit oluşturan oluşturduğu söylenen bu duruma müdaheleye destek için yerel ülkeler ve onların insan kaynakları bir anlamda “taşeron firma” olarak işin içine çekiliyor. İnsan ölme riskinin çok daha yüksek olduğu kara saldırılarının ağırlıklı bu taşeron ülke askerleri tarafından yapılması hedefleniyor.

Eğer global bir akıl olsa ve “nasıl bir senaryo yaratsam da hem Radikal İslami teröristleri bir araya toplayıp bu sorunla tek bir noktada ilgilensem, bir yandan da ekonomimizi hareketlendirsem?”diye düşünse herhalde buna yakın bir senaryo yaratırdı.
Hatta bu krizin uzun süre devam etmesi için de elinden geleni yapardı; ne güzel bir düzen: Risk başkasında, getiri onda.
Ama tabi benimki sadece senaryo, basit bir komplo teorisi. Abartıyorum muhtemelen.
Olay çok daha basit: Görmediniz mi suçsuz gazetecinin başını acımadan nasıl da kesti vahşi adamlar!… Görmüyor musunuz, sınırdan her gün yüz bir kişi can derdinde ülkemize kaçıyor.
Görüyoruz elbette. Sorun görmediklerimizde.

--- Yalçın Arsan'ın şahsi web sitesi, tüm hakları saklıdır © 2002 - 2024 --- Kurumsal web sitesi Arsan Danışmanlık