Otomobilini öpen CEO...

Otomobilini öpen CEO...

Olacağı buydu: Teknolojik yeniliklerin duyurulması amaçlı olarak her yıl Las Vegasʼda düzenlenen CES (Consumer Electronic Show) isimli teknoloji fuarında otomobil lansmanı yapıldı! Ford Motor Company başkanı Alan Mullaly, Fordʼun tamamen elektrikle çalışan ilk aracı olan 2012 model yılı Ford Focusʼu bu fuarda tanıttı. Bununla da kalmadı, aracı takdim ederken eğilip kaputundan, tabir yerinde ise, ʻşap diyeʼ öptü!..


Bir otomotiv CEOʼsunun, sektörüne yabancı bir ortamda araç lansmanı yapması ve şirket başkanlarının tipik “cool” davranış tarzından uzaklaşarak böylesi bir duygu gösterisinde bulunmasının iki anlamı var: Otomotiv sektörü yeni açılımlar peşinde, bu açılımlar sayesinde yavaş yavaş toparlanmaya başlıyor ve kaybettiği özgüveni geri kazanmaya çalışıyor. Bundan sadece 2 yıl önce tüm otomotiv sektörünün (özellikle de Amerikan markalarının) üzerinde kara bulutlar dolaşır ve 2011 yılında var olup olamayacakları konuşulurken Ocak ayında yapılan Detroit fuarındaki en parlak ve gösterişli standʼlar Amerikaʼlı üreticilere aitti. Amerikan otomotiv üreticileri son iki yılda iflasın eşiğinden döndüler.
Böylesi bir kurtuluş hikayesi Ford CEOʼsunun eğilip otomobilinin kaputunu öpmesi için yeterli bir neden olmalı.
Büyük otomotiv markalarının çoğu büyük tehlikeyi atlatmış ya da atlatıyor gibi görünüyor ancak sektördeki asıl büyük değişimin göstergesi bugüne kadar kendi içine kapalı bir dünyada yaşayan otomotiv sektörünün artık diğer endüstrilerle işbirlikleri yapıyor olması. Şi̇mdiye kadar daha otomotiv yan sanayisi ile yakın çalışan otomotiv markaları artık bilgisayar ve ilgili sektörleriyle de büyük ölçekli ortaklıklara giriyor ve ekonomik olarak yeni açılımlar arıyorlar.

Otomotiv – Elektronik bağlantısı: Ford ve Microsoft

Gerçekten de otomotiv ile bilişim teknolojileri hiç bu kadar kardeş olmamıştı; her büyük üreticinin bir teknoloji ortağı var artık. Bunların en başında gelen örnek Ford ve Microsoft arasında son 3 yıldır gelişen işbirliğinin ürünü olan ʻSyncʼ isimli bir sistem. Sync aslında bir araç içi eğlence sistemi (müzik/navigasyon/bluetooth bağlantı kombinesi) ve kişisel medyanızı otomobilinizin işletim sistemine entegre edebilmenizi sağlayan bir yazılım – donanım bileşkesi. Aslında telefonunuz ya da harici bir diskte taşıdığınız medyanızı aracınızın sistemlerine bağlamanıza izin veren araç içi eğlence sistemleri yeni değil.
Ancak iş bu kadarla bitmiyor: Tamamen elektrikle çalışan otomobillerle beraber bu entegrasyon becerisinin ölçek ve içeriği dramatik olarak değişiyor. Aracınız elektrikli ise artık otomobilinizin elektrik sarfiyatını, sürüş esnasında harcadığınız enerjinin ne kadarını geri kazanabildiğinizi, kalan şarj ile gidilebilecek mesafeyi, çevreye ne kadar CO2 katkınız olduğunu ve bunun benzeri onlarca bilgiyi görebilen, bunları sürekli olarak kaydeden, bunu size ait bir veritabanında saklayan ve evdeki bilgisayarınızla da entegre olan bir sistemden bahsediyoruz.
Bu konuda her markanın farklı yaklaşımları var ama örnek teşkil etmesi için yazımızın konusu olan Fordʼun sisteminden yola çıkalım: Microsoft ile ortak geliştirilen Sync sayesinde araç kullanıcıları orta konsolda bulunan büyük bir dokunmatik ekran ile çalışan ʻMy Ford Touchʼ arayüzünü kullanarak araçlarının her türlü bilgisine ulaşabiliyor, görünüşünü (örneğin ekran arka resmini değiştirerek) kendi zevkine göre özelleştirebiliyor, telefonuna gelen sms mesajların sesli olarak okunmasını sağlayabiliyor, sesle komut vererek her fonksiyonunu çalıştırabiliyor (örneğin bilgisayarı ile senkronize etmiş olduğu şarkı listesinden bir şarkı seçip çalabiliyor ya da navigasyon sistemine gitmek istediği adresi sesli olarak okuyarak sistemi harekete geçirebiliyor), adres defterindeki herhangi bir kişiyi komut vererek arayabiliyor, araç içi sıcaklığının yükselmesi için sesli olarak komut verebiliyor, radyo kanalını evde otururken seçtiği onlarca kanaldan birine çevirmesini isteyebiliyor vs… CES fuarında bu konuyla ilgili özellikleri tanıtan Fordʼun arayüz mühendisi detayları anlatırken şunu da ısrarla ifade ediyor: “Bu özellikler araç kullanmayı çok daha verimli ve interaktif, sesle kumanda özelliği ise daha güvenli hale getiriyor”

Kullanıcının aracın içinde yapabildikleri dışında bir de ʻMy Ford Mobileʼ isimli telefon uygulaması sayesinde araçları ile ilgili her türlü bilgiyi (örneğin ne kadar şarjı kaldığını) cep telefonlarından görüntüleyebiliyor, arabaya gitmeden önce kilitleri açabiliyor, iç ısıtıcıyı çalıştırabiliyor, ya da nereye park ettiğini unuttuğu aracın yerini haritada görüntüleyebiliyor.
Liste daha çok uzun ama sanırım fikir vermek için bu kadarı yeterli: Bilişim ve otomotiv bundan sadece birkaç yıl sadece hayal olduğunu düşündüğümüz ölçekte bir beraberliğin ilk adımlarını atıyorlar.

Elektrikli otomobil, sektörün kurtarıcısı mı?

Muhtemelen – ama elektrikli olduğu için değil, gündelik hayatımıza çok daha iyi entegre olmaya başladığı için. Aslında sadece elektrikli değil tüm yeni teknolojiler kendi yarattığı maliyet ağırlığının altında ezilen otomotivin kurtarıcısı olacak gibi görünüyor. Alternatif teknolojiler kullanan gerek hibrid, gerekse tamamen elektrikle çalışan otomobiller otomotiv üreticileri için yepyeni kapılar açmış durumdalar. Otomobilin günlük hayatımızdaki yeri son iki yılda gelen yeniliklerle ilk defa bu kadar derin bir şekilde değişiyor. Artık otomobilinizin içine girdiğiniz zaman evde, ofiste ya da sokakta sürdürdüğümüz iletişimimizden fazla bir şey kaybetmeyeceğimiz, otomobilde gerçirdiğimiz zamanın gündelik hayatımıza çok daha iyi entegre olmaya başladığı günlere yaklaşıyoruz.
Ve sektörel açıdan en önemlisi bu yenilikler fiyatlanabilir nitelikte: Elektrikli ve hibrid otomobiller klasik otomobillere göre kimi örneklerinde %20 – 50 arasında oranlarda daha pahalı satılıyor. Şi̇mdilik satış adetleri düşük gibi görünse de her geçen gün artmaya devam ediyor. Bazı tüketiciler bu yeni özellikler için daha fazla bedel ödüyorlar. Yani 2 hava yastığı yerine 8 hava yastığı olan otomobile, ya da ileri fren sistemlerine daha fazla para ödemeyi uygun bulmayan bu müşteriler, sesle kumanda edebildiği araç içi sistemlerine, cep telefonu ile uzaktan kapılarını açabildiği, kullanımı ile ilgili verileri bilgisayarında depolayıp inceleyebildiği bir otomobile daha fazla para ödemeye razı olacak gibi görünüyor.

Lansman deyince

Eskiden araç lansmanı deyince aklımıza otomobilin üzerinden kaldırılan örtü gelirdi. Artık örtü kaldırmak yok; youtubeʼdan yayınlanan kısa videolar var.
Eskiden aracın yol tutuşundan, konforundan, fren sistemlerinde bahseden mühendisler olurdu. Artık yok; Kullanıcı arayüzü tasarlayan ve bunları anlatan bilgisayar mühendisleri var.
Aslında olay teknolojinin kendisi değil kullanım alanı. Bilişim teknolojileri ve sosyal uygulamaların gündelik hayatımızdaki yeri büyüdükçe katma değerleri de artıyor. Detroit ve CES fuarlarının aynı tarihe denk gelmesi tesadüf değil. 2012 model yılı Ford Focus Detroit fuarı dışında lanse edilen ilk otomobil oldu ama sonuncusu olmayacak. Elektronik gelişimler otomobilin becerilerini, cazibesini ve değerini artıran, hayatımızdaki yerini yeniden tanımlayabilecek bir hale geldi.
Çok yakında aracınızın sistemine entegre edilmiş takip ettiğiniz kişilerin tweetʼlerini size sesli okuyan bir Twitter aplikasyonu ya da arkadaşlarınızın statü güncellemelerini devir saatinin yanındaki küçük ekranda kısaca gösteren Facebook aplikasyonu görürseniz şaşırmayın!..

Bu konu, yani otomotiv / bilişim işbirliği, göründüğünden çok daha derin: Konu aslında gelişen teknolojiler ile değil otomotivde değişen değer zinciri, yani otomotiv endüstrisinin parayı nereden kazanacağı ile ilgili. Bu açıdan ilerleyen aylarda sektör açısında kalıcı etkileri olacağını düşündüğüm bu gelişmeler ile ilgili olarak konuşmaya devam edeceğiz.
Şimdilik şu kadarını söylemekle yetinelim: İki sene önce çaresizlikten ne yapacağını bilemeyen otomotiv patronları varken şimdi elektronik fuarında araç lansmanı yapan ve otomobilinin kaputunu öpecek kadar mutlu CEOʼLar var!
Alan Mullaly 2012 Focusʼun kaputunu araç elektrikli olduğu için öpmedi; otomotiv sektörünün kurtuluşunun sırrını keşfetmiş olduğu için, tecrübeli bir yönetici olarak bu yolda önemli bir adım attığının farkına vardığı için öptü.
Sevgi ve saygılarımla
Yalçın Arsan
Yazının satış tablolarını da içeren PDF versiyonu için Otomotiv Karnesi Aralik 2010
--- Yalçın Arsan'ın şahsi web sitesi, tüm hakları saklıdır © 2002 - 2024 --- Kurumsal web sitesi Arsan Danışmanlık