Detroit’den Sonrası
Bundan sadece birkaç yıl once Amerika’da bir depo benzin bir büyük pizza fiyatına eşitti. Bu ne demek diyeceksiniz, hemen söyleyelim: Bu durum Amerikan oto endüstrisinin konsantrasyon alanlarının, dünyanın geri kalanı ile çok farklı bir noktada olmasının nedenlerinden biri. Amerikan otomotiv sektörünün bugün yaşadığı sorunların sebepleri, Amerika’lıların otomotiv alanında kendi kapalı dünyalarında yaşamaya alışarak dünya gerçekliklerinden ne kadar uzaklaşmış olduklarında gizli.
Açıklama bu kadar basit değil elbette; dünyada benzin fiyatının düşük olduğu tek ülke Amerika değil. Koskoca sektörün sorunları tek bir nedene bağlanabilecek kadar basit de değil. Ancak bu örnek dünyanın en büyük endüstrisinin uzun yıllardır liderliğini sırtlayıp götüren ülkesindeki değişimi tetikleyen unsurları sembolize eder nitelikte. Amerika’lı üreticiler uzun yıllar boyunca yavaş yavaş oluşmuş bir yönetim rehaveti (bize bir şey olmaz düşüncesi ile beslenen yönetim anlayışı) ve üstüste birikip zamanla görünmez hale gelen basit ama önemli yapısal sorunlarının kurbanı oldu.
Varsayılan gerçeklikler
Otomotiv’de o kadar çok varsayılan gerçekliğimiz var ki: Otomobiller şu şekilde çalışır, bu yakıtları kullanır, şu fiyata satılır, o bayiden alınır, şu büyüklükte olur vs vs… Bu varsayılan gerçeklikler uzun süredir hayatımızda ve bunları sorgulamak anlamsız geliyor. Ancak aslında artık varsayılan hiç bir gerçekliğimiz yok. Eğer öyle olsaydı General Motors ve Chrysler batmaz, Ford bıçak sırtında dolaşmaz, Avrupa’lı üreticiler ne yapacaklarını bilemez halde küçülmeye çalışmaz, hatta bugün en güçlü otomotiv firmaları olarak kabul ettiğimiz Japon markalar da yakın gelecek için ne kadar zarar edeceklerinin hesabını yapmazlardı.
Artık otomotivde varsayılan bir tek gerçeklik var: Bugünkü anlamıyla bir otomobili tasarlamak, üretmek ve dağıtmak süreçlerinin toplam maliyeti, biz tüketicilerin aynı otomobile sahip olmak için ödemeyi uygun gördüğümüz fiyattan daha yüksek.
Yani otomotivin iş modeli kökünden sarsılmış durumda: Ürünün maliyeti, piyasada oluşan fiyattan fazla. Bir diğer deyişle ürün fiyatını haketmiyor.
Geçen Şubat ayında bugün için dünyanın otomotiv konusunda lideri sayılan Toyota’nın 84 yaşındaki yönetim kurulu başkanı Soichiro Toyoda, şirketin 400 yöneticisini toplayarak özel bir toplantı yaptı. Toplantının ana gündemi şirket başkanı Watanabe’nin yerine Toyoda’nın oğlu Akio Toyoda’nın geçeceğini açıklamaktı. Dünyanın lider otomotiv üreticisinin en tepesindeki baba Toyoda yöneticilerine şu mesajı verdi: “Nasıl oldu da GM’in peşinden giderek aynı hataları yapma gafletinde bulunduğumuzu anlamıyorum!.. Toyota’nın ana fikrinden uzaklaşıp Amerikan pazarının klişelerine odaklandık, rakiplerimiz gibi büyük kamyonetler ve pahalı otomobiller yapmaya, bunları satarak pazar payımızı artırma telaşına düştük… Bu kadar büyük bir hata kaç kere tekrarlanabilir?”
Baba Toyoda, şu an Toyota’nın başkanı olan ve diğer yöneticiler gibi konuşmayı sessizce dinleyen Katsuaki Watanebe’yi direkt olarak suçlamasa da son yıllarda atılan adımlardan rahatsız olduğunu ifade etti. Başkanlık görevini oğul Toyoda’ya verirken en önemli ödevini de açıkladı: Toyota’yı şimdi batmış ya da batmakta olan rakiplerini izlemekten çıkarıp en iyi yaptığı işe, sade, gösterişsiz ama dayanıklı, kaliteli ve makul fiyatlı ürünler üretmeye geri döndürmek. Pazarın lideri hatta verimlilik konusunda bir ikon haline gelen Toyota bile kendini böyle eleştirdiğine göre otomotivde yanlış giden birşeyler olmalı.
Ezber Bitti!..
Geçtiğimiz ay iflasını açıklayan General Motors ilgili mahkemelere 172.8 milyar dolar borcu olduğunu beyan ederek alacaklılarına karşı iflas koruması istedi. GM ölçeğinde bir şirketin alacak/borç durumu oldukça karışık ve bu rakamın içeriği hakkında yorum yapmak zor. Ancak kesin olan bir şey varsa o da bu dev borcu GM’in kurduğu sistemin bütününün üretmiş olduğu gerçeği.
GM’in batışıyla otomotiv sektöründe doğrukabul edilen ezber dönemi de sona erdi. Bugüne kadar doğru kabul edilip ezberlenen yöntem ve karar kriterleri yeniden ele alınıyor. GM ve Chrysler örneğinden sonra sektördeki doğru varsayılan tüm gerçeklikler tekrar inceleniyor. Özellikle Amerika’lı üreticilerin ürün ve yönetim anlamındaki tüm çalışma şekilleri sorgulanma aşamasında.
Bu sürecin en önemli adımı bugüne kadar üreticilerin güdümünde giden sektörün artık içinde yaşadığı ortamı daha iyi ve açık bir şekilde değerlendirmesi olacaktır. Öyle görünüyor ki kapalı bir sistem olan otomotiv üreticileri tüm süreçlerini tekrar yapılandırmak zorundalar; çünkü varolan sistemler üreticileri bugünün rekabet koşullarına uygun bir yapıya kavuşturamadı.
Sektör yeni girişim ve hatta yeni fikirlere karşı o kadar kapalı ki son 50 yıldır Amerika’dan otomotiv alanında yeni bir marka da çıkmış değil. Bırakın yeni bir markayı, bu alanda en son yenilikçi bir fikri bile ne zaman gördüğümüzü hatırlamak mümkün değil. Dünyanın genel gündemi olan alternatif enerji konusunda birkaç yenilik dışında otomotiv teknolojisi neredeyse son yıllarda hiç bir büyük atılım yapmış değil.
Bırakın Küçükler Yapsın!..
Ancak bu durum aslında sadece otomotiv üreticileri için geçerli ve onların dışındaki küçük bir grup firma kimi alanlarda yeni teknolojiler üretmek için gayret gösteriyor; birkaç örnek verelim: Transonic isimli küçük bir teknoloji yatırım firması, otomobil motorları üzerinde araştırma geliştirme çalışmaları yapıyor. Firmanın uzmanlık alanı yakıt püskürtme sistemleri. Transonic, özel olarak tasarladığı enjektörlerle çok hassas bir zamanlama ve basınçla püstürme yapabilen yeni bir motor yönetim sistemi sayesinde 2000 cc motor hacmine sahip standart bir motorda ortalama yakıt sarfiyatını 100 km’de 4 litre seviyelerine düşürebileceğini iddia ediyor.
Benzer bir örnek de Fallbrook Technologies. Fallbrook, otomobilin hemen hemen icad edildiği günden bu yana değişmemiş olan bir parçası üzerine çalışıyor: V Kayışı. Bu kayış su pompası, alternatör, klima ve benzeri bir çok motor ünitesini çalıştırma görevine sahip ve motorun en temel öğelerinden biri. Ancak pek de verimli bir çalışma sistemi olduğu söylenemez çünkü bu kayış hareketini motordan alıyor ve motor devri kadar bir hızla dönüyor. Çevirdiği motor öğelerinin ise verimli çalışabilmeleri için aslında farklı devirlerde çalışması gerekiyor. Bu nedenle araç durur vaziyette çalışırken aküsünü iyi şarj edemiyor ya da klima tam performanslı çalışamıyor. Hatta tasarımcılar bu sorun yüzünden klima kompresörlerinin araç dururken de yüksek perfromanslı çalışmasını sağlamak için bu üniteleri gereksiz şekilde yüksek kapasiteli olarak dizayn etmek zorunda kalıyorlar.
Halbuki bu motor öğelerine hareket veren parça (yani bugünki V kayışı) yerine motor devrine bağımlı olmadan her diğer parçaların ihtiyaç duyduğu kadar devir sağlayabilecek bir parça (ya da sistem olsa) hem bu parçalar daha basit tasarlanabilir hem de sistem bir bütün olarak daha verimsiz çalışır. Aslında uzmanlık alanı otomotik şanzıman üretmek olan Fallbrook şirketi üç yıldır sürdürdüğü çalışmalar sonucunda V kayışını dişliler ve rulmanlardan oluşan basit bir şanzımana benzeyen bir mekanizma ile değiştirmek istiyor.
Benzer örnekler çok: Watertown isimli bir firma cep telefonlarında kullandığımız lityum-ion pillerin arabalarda kullanılmasına engel oluşturan unsurları ortadan kaldırmaya uğraşıyor. GEO2 Technologies dizel araçlar için özel ve bugünkilere oranla çok daha verimli yakıt filtreleri konusunda yatırım yapıyor. Poway isimli bir firma hibrid (elektrik ve yakıtı beraber kullanan) motorların kullanımının yaygınlaşması için ürün geliştirme çalışmaları yapıyor. 2007 yılında otomotiv teknolojisi alanında faliyet gösteren küçük firmalara toplam 300 milyon dolarlık risk sermayesi (Venture Capital) sağlanmış. Bu rakam 2003 yılında sadece 8 milyon dolardı. Yani küçük ve bağımsız olan ama teknoloji yatırımı yapan firma sayısında büyük bir artış var.
Uzun lafın kısası, otomotiv sektöründeki yenilikler artık sadece otomotiv üreticilerinden değil, bağımsız çalışan teknoloji firmalarından da gelecek gibi görünüyor. Bu firmalar aslında otomotivci değiller ama bu alanda geliştirim yapmak için illa da otomotivci olmaya gerek yok. Teknoloji her yerde aynı teknoloji ve artık sektörler arası kullanım farkları çok azalmış durumda. Bu bağımsız firmalar otomotivde hemen öncülük rolünü alacak kadar hızlı ilerlemeyebilirler ama bu yöne doğru bir eğilim olacağı kesin.
Detroit’den sonrası
Otomotiv sektörü bugüne kadar tepeden inme bir yöntemle çalıştı. Yani üreticiler istediler (ve bazen de tasarladılar) tedarikçikler ise bu parçaları üretip arabalara takılmak üzere otomotivcilere teslim ettiler. Bu çalışma şekli kullandığımız otomobilleri ve onu üreten (maliyet yapısı, teknolojisi ve dağıtım ağı vb) unsurları yarattı. Görüldü ki bu unsurlar artık verimli olarak çalışmıyor ve sorun sadece GM, Chrysler ve Ford’da değil. Farklı ölçek ve içeriklerle Japon ve Kore’li markalar da benzer sorunlar ya yaşıyor ya da er geç yaşayacaklar.
Çözüm ise otomotivle ilgili ana süreçlerin yönetimini geleneksel merkezi yapısından uzaklaştırmak, düşük maliyet yapılarına sahip, yenilikçi çalışma şekilleri olan ve dünyada kendi benzeri kurum ya da bireylerle işbirliği yapabilen küçük ve kıvrak yapıları devreye almak. Bugün örneklerini yeni yeni görmeye başladığımız küçük teknoloji şirketleri ve sektör tedarikçilerinin dünya otomotiv sektöründeki yeri ve öneminin büyümesi kaçınılmaz.
Çok yakın zamandan iki örnek: GM’in Avrupa operasyonu olan iki markası Opel ve Saab iki küçük üretici tarafından satın alındı: Kanada’lı yan sanayi üreticisi olan Magna Opel’i, İsviçre’li özel imalat spor araçlar üreten Koenigseg de Saab’ı alarak bu küçük oyuncuların aslında pek de küçük olmadıklarını gösterdiler.
Yüksek verimli yakıt enjektörleri üretmeye çalışan Transonic’in önündeki en büyük engel köşedeki benzin istasyonuydu: Bu istasyonda bir büyük pizza fiyatına bir depo benzin alınabilirken Transonic’in yaptığı yatırımın ne kadar anlamı olabilir di ki?
Ama artık oyunun kuralı değişti. Yaşanan global değişim ve bu değişimi birden bire akıl almaz şekilde hızlandıran küresel kriz, otomotivde kanıksamış olduğumuz verimsizlikleri ortaya çıkardı.
Detroit’ten sonra yeni bir otomotiv başkentimiz olur mu bilinmez, ama sektördeki küçük oyuncuların, yan sanayi ve tedarikçilerin güçleneceği, karmaşık gibi görünen birçok projenin gerçek olacağı yepyeni bir otomotiv sektörüne zihinsel olarak hazırlanmak gerekiyor.
Çünkü Detroit’den sonra herşey çok farklı olacak.
Sevgi ve saygılarımla.
Yazının satış tabloları da içeren word versiyonuna erişmek için lütfen tıklayın.